Sivil Toplum Kazandı: Danıştay, Dernekleri Risk Sınıflamasına Tabi Tutan Yönetmeliği İptal Etti
Danıştay 10. Dairesi, İçişleri Bakanlığı’nın dernekleri “yüksek, orta ve düşük risk” gruplarına ayırarak denetim yapmasına olanak sağlayan yönetmelik hükmünü iptal etti. Karar, örgütlenme özgürlüğü ve hukuki güvenlik açısından sivil toplum için tarihi bir kazanım olarak değerlendiriliyor.
Danıştay 10. Dairesi, İçişleri Bakanlığı’nın dernekleri “yüksek, orta ve düşük risk” gruplarına ayırarak denetim yapmasına olanak sağlayan yönetmelik hükmünü iptal etti. Karar, örgütlenme özgürlüğü ve hukuki güvenlik açısından sivil toplum için tarihi bir kazanım olarak değerlendiriliyor.
Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarını yakından ilgilendiren önemli bir hukuki karar açıklandı. Danıştay 10. Dairesi, İçişleri Bakanlığı tarafından 2021 yılında çıkarılan ve derneklerin risk sınıflamasına göre denetlenmesini öngören Dernekler Yönetmeliği Ek 1. Madde hükümlerini iptal etti. Karar, başta insan hakları örgütleri olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşu tarafından “hukukun üstünlüğü adına önemli bir kazanım” olarak yorumlandı.
İfade Özgürlüğü Derneği tarafından açılan davada, söz konusu düzenlemenin hukuki belirlilik ilkesine aykırı, keyfi denetimlere açık ve yasada öngörülmeyen yeni bir sınıflandırma rejimi getirdiği belirtilmişti. Danıştay, bu gerekçeleri haklı bularak, 28.05.2025 tarihli ve E. 2021/6971, K. 2025/2774 sayılı kararı ile yönetmelikteki birçok maddeyi iptal etti.
İptal edilen maddeler arasında, derneklerin her yıl değiştirilebilecek kriterlerle risk gruplarına ayrılması, denetimlerin bu sınıflandırmaya göre yapılması ve bu sürecin tamamen Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü’nün inisiyatifine bırakılması yer alıyordu.
Danıştay’ın Gerekçesi:
Kararda şu temel gerekçeler öne çıktı:
- Risk gruplarının hangi kriterlere göre belirleneceği açıkça düzenlenmemiştir.
- Bu kriterlerin her yıl keyfi biçimde değiştirilebilmesi, belirsizlik yaratmaktadır.
- Bu belirsizlik, denetim süreçlerinin öngörülemez ve hukuki güvenceden yoksun olmasına neden olmaktadır.
- İdarenin sınırları çizilmemiş takdir yetkisi, hukuka ve demokrasiye aykırıdır.
Danıştay, hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olan kişilerin kendilerine uygulanacak hukuk kurallarını önceden bilme hakkına atıf yaparak, yönetmeliğin bu gerekliliği karşılamadığını vurguladı.
Sivil Toplum Açısından Önemi
İfade Özgürlüğü Derneği ve benzeri insan hakları kuruluşları, bu düzenlemenin özellikle muhalif veya eleştirel faaliyet yürüten dernekleri baskı altına alabileceğini, örgütlenme özgürlüğünü sınırlayabileceğini ve idareye geniş takdir yetkisi tanıyarak ayrımcılığa zemin oluşturabileceğini uzun süredir dile getiriyordu.
Karar, bu nedenle sadece teknik bir iptal kararı olmanın ötesine geçerek, sivil toplumun özerkliği, ifade özgürlüğü ve örgütlenme hakkının korunması bakımından kritik bir dönüm noktası olarak görülüyor.
Çağrı: Yeni Düzenleme Katılımcı Olmalı
İfade Özgürlüğü Derneği, Danıştay kararının ardından yaptığı açıklamada, İçişleri Bakanlığı’nı yeni bir düzenleme yaparken insan hakları örgütleri ve diğer sivil toplum bileşenleriyle istişareye davet etti. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Bu karar, hukukun üstünlüğünün ve anayasal hakların savunulması açısından çok değerlidir. Her yeni adımda insan hakları merkezli, şeffaf ve katılımcı bir yöntem benimsenmelidir.”