Avrupa Birliği Delegasyonu desteğiyle, Sivil Toplum Geliştirme Merkezi (STGM) koordinasyonunda yürütülen “Afet Risk Yönetiminde STÖ’lerin Kapasitesinin Desteklenmesi Projesi” kapsamında hazırlanan iki önemli rapor kamuoyuyla paylaşıldı. Raporda, 6 Şubat 2023’te yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerden çıkarılan dersler, eksiklikler ve çözüm önerileri detaylı bir şekilde ele alınıyor.
1. Afet Yönetimine Süreçsel Bir Yaklaşım Raporu
Bu rapor, afet yönetimini üç temel boyutta inceliyor: afet öncesi hazırlık, afet sırası müdahale ve afet sonrası toparlanma.
- Hazırlık süreci: Deprem öncesinde risk azaltma planlarının yetersizliği, yapı denetimindeki sorunlar, yerel yönetimlerin kapasitelerinin sınırlı olması ve sivil toplumla işbirliği eksiklikleri öne çıkıyor.
- Müdahale süreci: İlk saatlerde koordinasyonsuzluk, iletişim ağlarının çökmesi, lojistik planlamada aksaklıklar ve özellikle kırsal alanlara ulaşmada gecikmeler yaşandığı tespit edildi.
- Toparlanma süreci: Afetzedelerin uzun vadeli barınma, psikososyal destek ve geçim kaynaklarına erişimde büyük zorluklarla karşılaştığı; sürdürülebilir iyileşme politikalarının ise henüz yeterince geliştirilemediği raporda vurgulanıyor.
Raporda ayrıca, teknolojik altyapının güçlendirilmesi, yerel kapasitenin artırılması, şeffaf veri yönetimi, afet senaryolarına dayalı planlama ve katılımcı yönetişim gibi çözüm önerileri yer alıyor.
2. Kırılgan Gruplar Tematik Analiz Raporu
İkinci rapor, depremlerden en fazla etkilenen kırılgan gruplara odaklanıyor:
- Kadınlar: Çadırkentlerde güvenlik, hijyen ve sağlık hizmetlerine erişim sorunları; bakım yükünün artması.
- Çocuklar: Eğitim süreçlerinin kesintiye uğraması, psikolojik travmalar, çocuk işçiliği riski.
- Engelli ve yaşlı bireyler: Erişilebilirlik sorunları, temel hizmetlere ulaşmada engeller.
- LGBTİ+ bireyler: Ayrımcılığa maruz kalma, güvenli alanlara erişim zorlukları.
- Göçmen ve mülteci topluluklar: Dil bariyerleri, hukuki güvencelerin sınırlı olması, yardım süreçlerine dahil olamama.
- Kırsal topluluklar: Ulaşım zorlukları nedeniyle yardımın gecikmesi.
- Sağlık kırılganlığı olan bireyler: İlaç ve tedaviye erişimde kesintiler.
Raporda, kırılgan grupların ihtiyaçlarını önceleyen hak temelli bir afet yönetimi yaklaşımının geliştirilmesi gerektiği ve bu grupların afet planlamalarına doğrudan dahil edilmesinin hayati olduğu vurgulanıyor.
Ortak Bulgular ve Öneriler
Her iki rapor da şu kritik noktalarda birleşiyor:
- Afet yönetiminde merkeziyetçi ve tek yönlü yaklaşımlar yerine katılımcı, yerel aktörleri dahil eden modeller benimsenmeli.
- STÖ’lerin rolü yalnızca yardım dağıtımıyla sınırlı kalmamalı; karar alma süreçlerine aktif katılımı sağlanmalı.
- Afetlerde iletişim ve koordinasyon eksikliklerinin önüne geçmek için veri tabanlı ve şeffaf yönetim mekanizmaları oluşturulmalı.
- Kırılgan gruplara yönelik kapsayıcı politikalar geliştirilmeden afet yönetiminde gerçek bir dönüşüm mümkün değil.
Güçlü Bir Başvuru Kaynağı
Bu raporlar, yalnızca geçmiş hataları ortaya koymakla kalmıyor; aynı zamanda gelecekte afetlere karşı daha dirençli, eşitlikçi ve sürdürülebilir bir sistem inşa etmek için kapsamlı bir yol haritası sunuyor.
📌 Raporların tamamına buradan ulaşabilirsiniz: afetplatformu.org.tr/raporlar