38,0128$% 0.09
41,5613€% 0.23
48,4331£% -0.13
3.675,22%0,94
3002003฿%2.22063
59644Ξ%4.02958
Afetlerin yıkıcı etkileri yalnızca binalarla sınırlı kalmıyor. Barınma, sağlık, güvenlik ve geçim gibi temel yaşam alanlarını tehdit eden krizler, kadınları, çocukları, yaşlıları ve diğer kırılgan grupları daha fazla etkiliyor. Ancak Türkiye’de afet yönetimi süreçlerinin hâlâ toplumsal cinsiyet perspektifinden yoksun olduğunu ortaya koyan çok çarpıcı bir çalışma yayımlandı.
Avrupa Birliği tarafından finanse edilen CEİDizler Projesi kapsamında hazırlanan “Afet Yönetimi ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Haritalama ve İzleme Çalışması”, Prof. Dr. Nüket Paksoy Erbaydar, Nilüfer Dilara Ar Mutlu, Doç. Dr. Ebru İnal Önal ve Gül Yalçın’ın ortak çalışmasıyla hayata geçirildi. Raporda, 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremler temel alınarak, afetlerin toplumsal cinsiyet temelli etkileri çok yönlü biçimde incelendi.
Çalışma, afet öncesi hazırlık süreçlerinden kriz anına ve sonrasındaki yeniden inşa dönemine kadar kadınların yaşadığı sorunları detaylandırıyor. Barınma koşullarının güvensizliği, geçici yaşam alanlarında mahremiyet eksikliği, sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan zorluklar, güvenlik riskleri ve ekonomik kırılganlık; raporda vurgulanan başlıca sorun alanları arasında.
Özellikle toplumsal cinsiyete dayalı veri eksikliği, afetlere yönelik politikaların eksik kalmasına ve eşitlikçi bir müdahale sürecinin sağlanamamasına neden oluyor. Raporda yer alan tespitlere göre, afet bölgelerinde kadınların ve kız çocuklarının ihtiyaçlarına duyarsız kalan planlamalar; onların güvenliğini ve haklarını tehlikeye atıyor. Oysa kriz anlarında ve sonrasında, karar vericilerin cinsiyet temelli ihtiyaçlara özel yaklaşması hem insan haklarının korunması hem de toplumsal toparlanmanın hızlanması açısından büyük önem taşıyor.
Raporda, afet yönetiminde toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesine uygun veri toplama, izleme ve değerlendirme süreçlerinin nasıl olması gerektiği de ayrıntılı biçimde ele alınıyor. Bu kapsamda, Türkiye için önerilen göstergeler; cinsiyete duyarlı barınma çözümlerinden, afet sonrası kadınların istihdam ve sosyal desteklere erişimine kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor.
Raporun önemli bulgularından biri de, kriz dönemlerinde muhafazakâr ve ataerkil yapıların güçlenmesiyle birlikte kadınların karar alma süreçlerinden dışlanması ve bedensel özerkliklerinin kısıtlanması. Bu durum, cinsel ve üreme sağlığına erişim başta olmak üzere birçok temel hakkın ihlali anlamına geliyor.
Kadınların afet yönetimi süreçlerinde yalnızca “yardım alan” konumunda değil, “karar verici ve uygulayıcı” roller üstlenmeleri gerektiğini vurgulayan çalışma, toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesi çerçevesinde daha kapsayıcı ve adil bir afet yönetimi sisteminin inşa edilmesini öneriyor. Bu öneriler arasında kadın örgütlerinin sürece aktif katılımı, afet eğitimi ve iletişim stratejilerinde toplumsal cinsiyet duyarlılığının artırılması gibi maddeler dikkat çekiyor.
“Afet Yönetimi ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Haritalama ve İzleme Çalışması”, aynı zamanda hem merkezi hem yerel yönetimlere çağrı niteliğinde. Rapora göre, afet planlaması yalnızca teknik bir konu değil; sosyal adaletin, insan haklarının ve cinsiyet eşitliğinin tam merkezinde yer almalı.
CEİD (Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği) tarafından yürütülen bu stratejik çalışma, karar alıcılara veri temelli ve eşitlikçi politikalar geliştirme yolunda somut bir rehber sunuyor. Raporun tamamına CEİD e-kütüphanesinden ulaşılabiliyor:
🔗 https://dspace.ceid.org.tr/items/3e7b72e4-a962-402c-8dc5-fddede4cd55b
Bu rapor, afetlerin toplumsal etkilerini cinsiyet perspektifiyle ele alan, politika yapıcılara yol gösterici niteliğe sahip önemli bir belge olarak öne çıkıyor. Türkiye’nin gelecekte karşılaşacağı krizlere karşı daha dirençli ve eşitlikçi bir yapı kurması için, bu tür çalışmaların dikkate alınması ve yaygınlaştırılması büyük önem taşıyor.
Mimarlar Odası’ndan “Kıyılar Satılamaz” Tepkisi