40,4559$% 0.1
47,5096€% -0.09
54,9297£% 0.32
4.438,67%-0,43
฿%
Ξ%
Tevgere Jinên Azad (TJA), yayımladığı açıklamada Türkiye’de barışın toplumsallaşması, demokratik toplumun güçlenmesi ve anayasa tartışmalarında kadınların söz hakkının güvence altına alınması gerektiğini vurguladı. “Barış İnşası, Demokratik Toplum ve Anayasada Kadınların Sözünü Kurmak İçin Çağrımızdır” başlıklı açıklamada, kadınların barış mücadelesindeki taşıyıcı rolü ön plana çıkarıldı.
Metinde, Türkiye’nin son 40 yıldır Kürt meselesi çerçevesinde yaşadığı çatışmalı sürecin toplumsal yapıyı derinden etkilediği, kadın özgürlük hareketinin ise bu süreçte barış sözünü yükseltmekte önemli bir güç olduğu belirtildi. TJA, barışı yalnızca güvenlik meselesi değil, toplumsal ve politik bir mesele olarak tanımlayarak, “Hukuk olmadan çözüm, kadın olmadan hukuk olmaz” ifadesiyle kadınların barış inşasındaki önemini hatırlattı.
Açıklamada, barışın toplumsallaşması ve aşağıdan inşa edilmesi gerektiği vurgulandı. Kadınların öncülüğünde yürütülen mücadelenin sürekli, ısrarlı ve dayanışmaya dayalı olduğu ifade edildi. Militarizmin, kapitalizmin, erkek egemen sistemin ve şoven milliyetçiliğin ürettiği şiddete karşı kadınların hem bedenen hem de zihinsel olarak ağır bir yük taşıdığı, buna rağmen mücadelenin bırakılmadığı dile getirildi.
TJA, “Kadınlar, savaşın ve şiddetin en ağır sonuçlarını yaşayan kesimler olarak barışa dair sözün asli taşıyıcılarıdır” diyerek, geçmişten bugüne kadınların barış sürecinde en önemli özne olduğunu belirtti.
Açıklamada ayrıca, kayyum politikaları, Terörle Mücadele Kanunu’nun yürürlükte kalması ve siyasi tutukluların özgürlüğünden mahrum edilmesi gibi uygulamaların barış sürecine zarar verdiği vurgulandı. İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe girmesi, kadınların ve siyasi tutukluların özgürlüğü için mücadele edilmesi gerektiği kaydedildi.
“Bugün Türkiye’de şovenizmin ve milliyetçiliğin yükseldiği, şiddetin daha da derinleştiği bir dönemdeyiz” denilen açıklamada, buna rağmen mücadeleden vazgeçilmediği, kadınların biriktirdiği deneyimlerle barış talebinin daha güçlü biçimde dile getirildiği ifade edildi.
Metinde, kadınların yalnızca mağdur değil, barışın kurucu gücü olduğuna dikkat çekildi. Kadın hareketinin, Kürt meselesi ekseninde yürüttüğü mücadelede farklı toplumsal kesimlerle kurduğu ittifakların barış sürecini güçlendirdiği belirtildi. Açıklamada, “Kadınlar olmadan ne barış, ne de gerçek bir hukuk düzeni kurulabilir” denilerek, kadınların sözünün anayasal güvence altına alınması gerektiği dile getirildi.
TJA, yeni anayasa tartışmalarına da değinerek, Türkiye’nin demokratikleşmesi için kadınların taleplerinin anayasal düzeyde tanınmasının elzem olduğunu vurguladı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Yeni anayasa tartışması, Türkiye’de barış inşası süreçlerinin hukuki ve politik metni olmalıdır. Kadınların eşitlik ve özgürlük taleplerinin anayasaya yansıması, barış sürecinin kalıcı olması için zorunludur. Kadınlar olmadan hazırlanacak bir anayasa, barışı inşa edemez.”
Açıklamada, kadınların yanı sıra emekçilerin, gençlerin, LGBTİ+ bireylerin ve tüm ezilen kesimlerin de barış mücadelesinin önemli parçası olduğu ifade edildi. Kadınların öncülüğünde bu toplumsal kesimlerin birleşmesinin, barış ve demokratik toplum inşasında kritik bir rol oynayacağı dile getirildi.
Sonuç bölümünde TJA şu ifadelere yer verdi:
“Bizler kadınlar olarak, barışın toplumsallaşması ve demokratik toplumun inşası için kendi öz gücümüze güveniyoruz. Türkiye’de barış özlemini büyüten, eşitlik ve özgürlük isteyen herkesle yan yana mücadele etmeye devam edeceğiz. Yükümüzün ağırlığını biliyoruz ama bu ağırlığa uygun yürüyüşümüzü de hazırlıyoruz.”
Green For Youth, 81 İlden 81 Gençlik Elçisi Arıyor