DOLAR

40,4559$% 0.1

EURO

47,5096% -0.09

STERLİN

54,9297£% 0.32

GRAM ALTIN

4.438,67%-0,43

BİTCOİN

฿%

ETHEREUM

Ξ%

a

Çoklu Kriz Dönemlerinde Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı: Ertelenemez Bir İnsan Hakkı

İklim krizinden pandemilere, göçten ekonomik kırılganlıklara kadar farklı krizlerin aynı anda yaşandığı günümüzde, cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerine erişim çoğu kez ikinci plana atılıyor. Oysa uluslararası insan hakları normlarına göre bu haklar ertelenemez, devredilemez ve insan onuru ile doğrudan bağlantılıdır.

Krizlerin Gölgesinde Sağlık Hakkı

Günümüzde dünyayı aynı anda etkileyen çoklu krizler, sağlık sistemlerini derinden sarsıyor. İklim değişikliğinin yol açtığı afetlerzorunlu göç ve yerinden edilmelerekonomik krizlerpandemiler ve siyasi istikrarsızlıklar, sağlık hizmetlerinin önceliklendirilmesini zorlaştırıyor. Böyle dönemlerde en hızlı şekilde göz ardı edilen hizmetlerden biri ise cinsel sağlık ve üreme sağlığı oluyor.

Doğum öncesi bakım, güvenli doğum hizmetleri, kontraseptif erişim ve cinsel yolla bulaşan hastalıkların önlenmesi gibi hizmetler çoğu zaman “ikincil” görülüyor. Oysa bu hizmetlerin kesintiye uğraması, doğrudan kadınların, gençlerin ve kırılgan grupların yaşam hakkını tehdit ediyor.

İnsan Onurunun Ayrılmaz Parçası

Uluslararası insan hakları belgeleri, cinsel sağlık ve üreme sağlığını ertelenemez ve bölünmez haklar arasında tanımlıyor. Dolayısıyla bu hizmetlere erişim yalnızca bir sağlık politikası konusu değil; doğrudan insan onurunun korunması anlamına geliyor.

Bu nedenle devletlerin ve uluslararası toplumun, kriz dönemlerinde bile bu hakları koruyacak mekanizmalar geliştirmesi gerekiyor. Sağlık sistemlerinin dayanıklılığı ve kapsayıcılığı, en kırılgan grupları koruyabilme kapasitesiyle ölçülmeli.

Çoklu Krizler: Katmanlı Bir Tehdit

Çoklu krizler, farklı kırılganlıkları üst üste bindiriyor. Örneğin:

  • İklim değişikliği kaynaklı afetlerde kadınlar ve engelliler sağlık hizmetlerine ulaşmakta daha fazla zorluk yaşıyor.
  • Göç ve yerinden edilme süreçlerinde güvenli doğum hizmetleri kesintiye uğrayabiliyor.
  • Ekonomik krizlerde kontraseptif ürünlere erişim sınırlanıyor.
  • Pandemilerde sağlık sistemlerinin önceliği değişiyor ve cinsel sağlık hizmetleri geri plana itiliyor.

Bu durum, cinsel sağlık ve üreme sağlığının yalnızca “kriz sonrasında gündeme gelecek bir lüks” değil, tam tersine “kriz anında en çok ihtiyaç duyulan temel hak” olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Dayanıklı ve Kapsayıcı Sistemler Şart

Çoklu krizlerin yaşandığı günümüzde cinsel sağlık ve üreme sağlığı hakkını yeniden düşünmek, yalnızca mevcut hizmetlerin aksamadan sürmesini sağlamakla sınırlı değil. Asıl mesele, bu hakkı dayanıklı, kapsayıcı ve dönüştürücübir çerçeveyle yeniden inşa etmek.

Bunun için:

  • Kriz dönemlerinde kesintiye uğramayacak acil erişim planları oluşturulmalı,
  • Sağlık sistemleri kırılgan grupları merkeze alacak şekilde yapılandırılmalı,
  • Uluslararası fonlar ve iş birlikleri bu alana öncelik vermeli,
  • Toplumsal cinsiyet eşitliği, sağlık politikalarının temel ilkesi olmalı.

İnsan Hakları Hukuku Açısından Zorunluluk

Cinsel sağlık ve üreme sağlığı hakkının korunması, yalnızca sağlık profesyonellerinin görevi değil. Aynı zamanda hükümetlerin, yerel yönetimlerin, uluslararası kurumların ve sivil toplum kuruluşlarının ortak sorumluluğu. İnsan hakları hukukunun belirlediği standartlar, devletlerin bu hakları garanti altına almak için gerekli tüm adımları atmasını zorunlu kılıyor.

Geleceğe Yatırım

Çoklu kriz zamanlarında bu hakların güvence altına alınması, sadece bugünün değil yarının da teminatı. Sağlıklı, adil ve kapsayıcı toplumlar inşa etmek, kadınların, gençlerin ve tüm bireylerin cinsel sağlık ve üreme sağlığı hakkına kesintisiz erişim sağlamaktan geçiyor.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

SORGED’ten “Aile Bilinci Atölyesi”: Güçlü Bağlar, Mutlu Aileler

HIZLI YORUM YAP

Araç çubuğuna atla