40,4559$% 0.1
47,5096€% -0.09
54,9297£% 0.32
4.438,67%-0,43
฿%
Ξ%
Diyanet İşleri Başkanlığı, 15 Ağustos 2025 tarihinde okutulan hutbesinde kadınların mirastan erkeklerle eşit pay almasını tartışmaya açarak, “Yüce Rabbimizin koyduğu miras ölçüsünü değiştirmek ilahi adalete aykırıdır. Dolayısıyla kız çocuklarının Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır.” ifadelerine yer verdi. Bu söylem, kadınların Medeni Kanun ile güvence altına alınan eşit miras hakkını yok sayan ve kadınların temel haklarını tartışmaya açan bir içerik olarak değerlendirildi. Kadın örgütleri, bu yaklaşımı açıkça “kadın düşmanı” ve “Anayasa’ya aykırı” olarak nitelendirdi.
Kadın hakları savunucuları, Diyanet’in açıklamasında kadınların eşit miras hakkını kullanmasının “erkeklerin kul hakkına girmek” olarak nitelendirilmesinin tehlikeli bir zihniyetin ürünü olduğunu belirtti. Kadınların eşit hak talebini ilahi adalete karşı çıkmakla yaftalayan bu söylemin, erkekleri ayrımcı uygulamalara teşvik ettiğine ve kadınları şiddete daha açık bir konuma sürüklediğine dikkat çekildi.
Diyanet’in hutbesi, kadın örgütleri tarafından Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın laiklik ve eşitlik ilkelerine aykırı bir çağrı olarak değerlendirildi. Kadın hakları savunucuları, Diyanet’in Medeni Kanun’un kadın ve erkek mirasçılar için öngördüğü eşit paylaşım hükümlerini yok saydığını ve taraf olunan uluslararası sözleşmelere de aykırı davrandığını vurguladı. Açıklamalarda, “Diyanet anayasal ve yasal sınırlarının dışına çıkmakta, açıkça suç işlemektedir” ifadeleri kullanıldı.
Kadın hakları savunucuları, Diyanet hutbesini Kasım 2024’te yayımlanan Tapu Sicilinde Arabuluculuk Uygulamaları Genelgesi ile birlikte değerlendirdi. Bu genelgenin de kadınların mirastan eşit pay alması ilkesini uygulamada zayıflattığını, kadınların baskı, yanıltma veya zor yoluyla mirastan feragat etmeye sürüklendiğini hatırlattı. Kadınlar, Diyanet’in hutbesi ve söz konusu genelgeyi “kurumsal bir saldırı” olarak tanımladı.
Kadın örgütleri, Diyanet’in açıklamalarının sadece kadınların eşit miras hakkını değil, aynı zamanda genel olarak kadınların özgür ve eşit yaşam hakkını hedef aldığını vurguladı. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme, kadınların ve çocukların şiddetten korunmaması, LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemleri ve kadınların yaşam tarzına müdahale eden yaklaşımların aynı zihniyetin ürünü olduğu dile getirildi. Açıklamada, “Biz kadınlar haklarımız için mücadelede birbirimizin mirasçısıyız. Haklarımız yıllar süren mücadeleyle kazanıldı ve hiçbir hutbe ya da genelge bu haklarımızın üstünde değildir” denildi.
Kadınlar, Diyanet’i anayasal sınırlarına çekilmeye ve kadın haklarına yönelik saldırılarını sonlandırmaya çağırdı. Eşitlik ilkesine, Medeni Kanun hükümlerine ve Anayasa’ya aykırı açıklamaların kabul edilemez olduğunun altını çizen kadın hakları savunucuları, şu mesajı yineledi:
“Feminist mücadelemizle kazandığımız haklarımızdan vazgeçmiyoruz. Eşit, özgür ve şiddetten uzak bir yaşam hakkımız hutbelerden, genelgelerden ve her türlü ayrımcı girişimden daha büyüktür.”
TOPLUM VE HEKİM DERGİSİ’NDEN “DİJİTALLEŞME, YAPAY ZEKÂ VE SAĞLIK” DOSYASI