DOLAR

40,4559$% 0.1

EURO

47,5096% -0.09

STERLİN

54,9297£% 0.32

GRAM ALTIN

4.438,67%-0,43

BİTCOİN

฿%

ETHEREUM

Ξ%

a

İzmir Barosu’ndan 11. Yargı Reformu Taslağı’na Tepki

İzmir Barosu, kamuoyunda tartışmalara neden olan 11. Yargı Reformu Taslağı’nın, çocukların, kadınların ve LGBTİ+ bireylerin kazanılmış haklarını geriye götürdüğünü belirterek sert bir açıklama yaptı. Taslağın bu şekliyle yasalaşmasının, hem ulusal hem uluslararası hukuk normlarıyla çeliştiği vurgulandı. Baro, insan haklarına ve eşit yurttaşlığa aykırı düzenlemelerin karşısında duracaklarını açıkladı.

11. Yargı Paketi, Kazanılmış Haklara Geri Adım Tehlikesi Taşıyor

“11. Yargı Reformu Taslağı”, çocukların, kadınların, LGBTİ+ bireylerin ve toplumun kazanılmış haklarını geriye götürecek, insan hakları hukukuyla bağdaşmayan bir içeriğe sahiptir.

Taslak, mevcut hâliyle yasalaşırsa, Türkiye’de çocuk adalet sistemine ilişkin bugüne dek atılmış tüm olumlu adımları geriye götürecek ve çocuk haklarını zedeleyecek düzenlemeler içermektedir.

Yaş küçüklüğüne ilişkin olarak taslakta hâkime geniş bir takdir yetkisi tanınması, hukukun temel ilkelerini göz ardı ederek adeta “duruma göre karar verme” yolunu açmaktadır. Bu durumun hukuk sistemi açısından kabulü mümkün değildir.

Özellikle suça sürüklenen çocuklara yönelik getirilmeye çalışılan düzenlemeler, hem Türkiye’nin tarafı olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme (BM ÇHDS) ve diğer uluslararası sözleşmelere, hem de Anayasa’ya ve ulusal mevzuata aykırıdır.

Devletin Taahhütleriyle Çelişen Düzenlemeler

2025-2029 Türkiye Yargı Reformu Strateji Belgesi’ne göre hedeflerden biri; çocukların adli süreçte daha etkin korunması ve çocuklara özgü telafi edici adalet uygulamalarının geliştirilmesidir.

Belgede devlet;

  • Çocuk adalet merkezleri ve çocuk izlem merkezlerini yaygınlaştıracağını,
  • Çocuk Koruma Kanunu uyarınca verilen koruyucu ve destekleyici tedbir kararlarının yalnızca görevlendirilmiş mahkemelerce verileceğini,
  • 15 yaşından küçük çocukların ilk defa işledikleri bazı suçların, soruşturma ve kovuşturma konusu edilmeden çocuklara özgü mekanizmalarla karşılanacağını,
  • Savcılara maslahata uygunluk değerlendirmesi yapma, hâkimlere takdiren ceza vermeme yetkisi tanıyacağını,
  • Suça sürüklenen çocuklar için özel rehabilitasyon tedbirleri geliştirileceğini,
  • Hapis cezasına alternatif yaptırımlar öngörüleceğini ve sosyal inceleme raporunun zorunlu hale getirileceğini taahhüt etmiştir.

Bu durumda, çocuk haklarını güçlendirmeyi taahhüt eden devlet, 11. Yargı Paketi’ni bu şekliyle yasalaştırırsa kendi stratejik hedefleriyle çelişen, çocukları cezalandırmaya odaklı bir düzenlemeye imza atmış olacaktır.

Taslakta yer alan düzenlemeler, çocukları korumak ve onarıcı adalet ilkelerini güçlendirmek yerine; cezalandırmayı, hapis cezasını ve kapatılmayı öne çıkarmaktadır.

LGBTİ+ Bireylerin Haklarına Yönelik Tehditler

  1. Yargı Paketi’ndeki bir diğer endişe verici alan, LGBTİ+ bireylerin temel hak ve özgürlüklerine yöneliktir. Yürütülen politikalar sonucunda zaten ötekileştirilen LGBTİ+’lar, tasarının yasalaşması hâlinde kamusal varlıklarını ifade edemez hale gelecek, görünmez kılınmaya çalışılacaktır.

Tasarı, sadece LGBTİ+ bireyleri değil, onlarla dayanışma içinde olan tüm kesimleri cezalandırmayı öngören hükümler içermektedir.

Trans bireylerin cinsiyet uyum süreçlerinde alt yaş sınırı 18’den 25’e çıkarılmakta, süreç ağır ve keyfî koşullara bağlanmaktadır.

“Biyolojik cinsiyete aykırı davranışlar” gibi belirsiz ifadeler ile “özendirme” gibi genişletilebilir suç tanımları, ifade özgürlüğü, özel yaşamın gizliliği ve yaşam hakkını doğrudan ihlal etmektedir.

Tasarının içerdiği “genel ahlaka aykırı tutum ve davranışlar” ibaresi hukuki belirlilikten yoksundur ve keyfî şekilde yorumlanarak yalnızca LGBTİ+ bireyler aleyhine değil, toplumun her kesimine karşı kullanılma riski taşımaktadır.

Ayrıca, “doğuştan gelen biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışta bulunan ya da bulunmayı alenen teşvik eden, öven veya özendiren kişinin bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı” yönündeki hüküm kabul edilemezdir.

“Aynı cinsiyetteki kişilerin nişan veya evlenme töreni yapmaları hâlinde bu kişilere bir yıl altı aydan dört yıla kadar hapis cezası verilir” hükmü ise Anayasa’nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine açıkça aykırıdır.

Anayasada tanımlanmış hak ve özgürlükler ile devletin insan haklarına dair yükümlülükleri, bu tür düzenlemelerle “bazı grupların haklara layık olmadığı” şeklinde yorumlanamaz.

Eşitlik ve Özgürlük Vurgusu

LGBTİ+ bireyleri hedef alan, haklarına erişimlerinin önüne geçen hiçbir yasal düzenleme ya da politika kabul edilemez.

Böyle bir tasarının yasalaşması durumunda, LGBTİ+ bireylerin varlığı ve meşruiyeti silikleştirilecek; nefret söylemi ve şiddet eylemleri meşrulaştırılarak nefret suçlarının artması riski büyüyecektir.

Uzun yıllar süren mücadeleler sonucunda kazanılmış hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırılmasını kabul etmiyoruz.

“11. Yargı Reformu Taslağı”, çocukların, kadınların, LGBTİ+ bireylerin ve toplumun kazanılmış haklarını geriye götürecek, insan hakları hukukuyla bağdaşmayan bir içeriğe sahiptir.

Adaletin temeli özgürlüktür; farklılıkları cezalandırmak değil, eşit yurttaşlığı güvence altına almak hukuk devletinin görevidir.

Açıklamanın tamamını okumak için tıklayın.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

Yetersiz Beslenme İnsan Hakları İhlalidir

HIZLI YORUM YAP