34,3750$% 0
36,5486€% 0.01
43,8705£% 0.03
2.870,93%-0,04
3040596฿%0.62002
112468Ξ%-1.95221
Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP), her yıl olduğu gibi bu yıl da Türkiye’nin hava kalitesi ve hava kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki etkilerini inceleyen Kara Raporunu yayınladı. Raporda, Türkiye genelinde hava kirliliğinin kritik seviyelere ulaştığı ve halk sağlığını tehdit eder boyutlara geldiği ortaya kondu. 2022 verilerine göre, Türkiye’de nüfusun yüzde 92’sinden fazlası, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) belirlediği sınırların üzerinde kirli hava solumak zorunda kalıyor.
Hakkari, Hava Kirliliği Ölüm Oranında Zirvede
Raporda dikkat çeken en önemli illerden biri Hakkari oldu. Hakkari, hava kirliliğine bağlı ölümler açısından Türkiye’nin en yüksek oranlarına sahip. İlde 2022 yılında hava kirliliği nedeniyle 230 kişinin hayatını kaybettiği belirtildi. Hava kirliliğinin en yüksek olduğu iller sıralamasında Hakkari’yi Batman, Şırnak ve Muş izliyor. THHP, bu ölümlerin önlenebilir olduğunu belirterek, DSÖ standartlarına uygun bir hava kalitesi yönetimi uygulansaydı bu illerdeki ölümlerin yüzde 40’tan fazlasının engellenebileceğini vurguluyor.
Hava Kirliliği ve Meme Kanseri İlişkisi
Bu yılki raporun en çarpıcı bulgularından biri, hava kirliliği ile meme kanseri arasındaki bağlantının ortaya konması oldu. Rapora göre, hava kirliliğinin önemli bir bileşeni olan PM10 ve PM2,5 partikül maddeleri ile azot dioksit (NO2)düzeylerindeki artış, meme kanseri riskini ve bu hastalıktan ölüm oranlarını artırıyor. Araştırmalara göre, azot dioksit seviyesindeki her 10 µg/m³’lük artış, meme kanseri riskini yüzde 2 oranında artırıyor. Benzer şekilde, PM10 düzeyindeki her 10 µg/m³’lük artış, meme kanserinden ölüm riskini yüzde 5 oranında yükseltiyor.
İstanbul, Ankara ve İzmir Alarm Veriyor
Türkiye’nin büyük şehirlerinden İstanbul, Ankara ve İzmir, hava kirliliği açısından kritik seviyelerde. Rapora göre, İstanbul’da ortalama 38,41 µg/m³ PM10 kirliliği ölçülmüş, bu da DSÖ’nün belirlediği sınırın iki buçuk katı. İzmir’de bu oran 45,18 µg/m³, Ankara’da ise 39,25 µg/m³ olarak kaydedildi. Bu üç büyükşehirde yaşayan milyonlarca insan, her yıl sağlıksız hava solumaya devam ediyor. İzmir’deki kirlilik seviyeleri ise ulusal mevzuatta belirtilen limitlerin de üstünde.
Sanayi Bölgelerinde İzleme Yetersiz
Raporda dikkat çekilen bir diğer önemli husus, Türkiye genelindeki sanayi bölgelerinde hava kalitesinin izlenmesindeki eksiklikler. Özellikle Gebze, Dilovası ve Sakarya gibi sanayi tesislerinin yoğun olduğu bölgelerde, PM10 ve diğer kirleticilerin düzenli olarak ölçülmediği belirtiliyor. Bu durum, bölgede yaşayanların ciddi sağlık riskleriyle karşı karşıya kalmasına neden oluyor. Sanayi kaynaklı hava kirliliği, özellikle kömür ve fosil yakıt kullanımından kaynaklanan SO2 (kükürt dioksit) ve NO2 kirliliğinin yüksek olduğu bölgelerde daha fazla ölüme neden oluyor.
Türkiye’nin Fosil Yakıt Bağımlılığı Hızla Azaltılmalı
Temiz Hava Hakkı Platformu, Türkiye’nin fosil yakıt bağımlılığını hızla azaltması gerektiğini vurguluyor. THHP, temiz enerjiye geçişin hava kirliliğini azaltmak için en önemli adımlardan biri olduğunu belirtiyor. Ayrıca, Türkiye’de hava kalitesinin iyileştirilmesi için PM2,5 partikül maddesi için ulusal bir limit değer belirlenmesi ve hava kirliliği izleme sistemlerinin daha etkin hale getirilmesi gerektiği ifade ediliyor.
Çözüm Önerileri:
Sonuç:
Kara Rapor 2024, Türkiye’nin hava kirliliği ile mücadelede hala ciddi eksiklikler yaşadığını ortaya koyuyor. Yetersiz izleme, sanayi kaynaklı kirlilik ve fosil yakıtlara bağımlılık, hava kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini artırıyor. Temiz hava hakkı, her bireyin temel bir insan hakkı olarak kabul edilmeli ve buna uygun politikalar hızla hayata geçirilmeli.
Akran Projesi Başladı!