40,4559$% 0.1
47,5096€% -0.09
54,9297£% 0.32
4.438,67%-0,43
฿%
Ξ%
Türkiye’de kadınların güçlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik yeni bir adım atıldı. “Türkiye’de Katılımcı Demokrasinin Güçlendirilmesi: Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin İzlenmesi Projesi (Faz III)” kapsamında hazırlanan “Kamu Harcamaları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Haritalama ve İzleme Çalışması” kamuoyuyla paylaşıldı. Rapor, kamu kaynaklarının toplumsal cinsiyet perspektifinden değerlendirilmesi ve bu alanda izlenebilir bir bütçeleme sisteminin oluşturulması için kapsamlı bir çerçeve sunuyor.
Raporda, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yürütülen Kadın Erkek Eşitliğine Duyarlı Planlama ve Bütçeleme Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2024-2028) öne çıkıyor. 2021’de başlayan süreç, Avrupa Birliği ve UN Women desteğiyle hazırlanan projelerle güçlendirildi ve 2024 yılı itibarıyla stratejik planlar arasında yerini aldı. Henüz merkezi yönetim mevzuatına tam olarak entegre edilmemiş olsa da, 2024–2026 Bütçe Hazırlama Rehberi ve 2023–2025 Yatırım Programı’nda toplumsal cinsiyet eşitliği ilkelerine yer verildiği belirtildi.
Rapor, özellikle kadınların istihdama katılımı, sosyal koruma, sağlık ve eğitim hizmetleri gibi alanlarda kamu harcamalarının toplumsal cinsiyet etkilerinin görünür kılınmasını hedefliyor. On İkinci Kalkınma Planı (2024–2028) ile uyumlu olarak, kadının güçlenmesi ve fırsat eşitliğinin sağlanmasına yönelik bütçelerde daha şeffaf ve izlenebilir bir yapı kurulması gerektiği vurgulandı.
Uluslararası örneklerin de yer aldığı çalışmada Avrupa Birliği, IMF, Dünya Bankası ve OECD gibi kuruluşların toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme yaklaşımları ele alındı. Rapor, Türkiye’de hem merkezi hem de yerel düzeyde kamu harcamalarının toplumsal cinsiyet eşitliği açısından izlenebilmesi için bir yol haritası sunuyor ve bu kapsamda 11 pilot ilde harcamaların fonksiyonel sınıflandırmalarla takip edilmesi gerektiğini belirtiyor.
Yetkililer, yeni dönemde kamu kurumlarının kadın erkek eşitliği perspektifini tüm bütçeleme süreçlerine entegre etmeleri gerektiğini vurgularken, sivil toplumun ve yerel yönetimlerin de bu sürece aktif katılımının önemine dikkat çekti.
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Milas’ta “Maden Yasasını Tanımıyoruz” Direnişi: Köylüler ve Destekçiler Birlikte Ses Yükseltti
